NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَخْلَدُ
بْنُ خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
مُسْلِمٍ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
أَحْسَبُهُ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
ضَالَّةُ
الْإِبِلِ
الْمَكْتُومَةُ
غَرَامَتُهَا
وَمِثْلُهَا
مَعَهَا
Ebû Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, Nebi (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"(Bulunduğu halde
ilân edilmeyip) saklanan yitik deve(nin saklanmasının) mâli cezası kıymetinin
ödenmesidir, ve onunla birlikte (kıymetinin) bir mislinin daha (verilmesidir.)
İzah:
Beyhakî,
es-Sunenu'l-kubrâ, VI, 191.
Bu hadis-i şerifin
zahirine göre bir deveyi bulduktan sonra ilân etmeyerek, vaktinde sahibinin
eline geçmesini geciktirip de telef olmasına sebep olmanın mâlî cezası o
devenin değerinin iki mislini sahibine ödemektir. Bu mevzuda imam Ahmed'in
görüşü de budur, İmam Şafiî'nin eski görüşü böyle olduğu gibi Ömer b. el-Hattâb
(r.a.)'ın görüşü de böyledir.
Hz. Ömer'in, halifeliği
yıllarındaki uygulaması böyle idi. Ancak Hz. Ömer bu uygulamanın halka
getirdiği zorluk sebebiyle halkın bulduğu develeri almaktan kaçınıp da telef
olan yitik develerin adedinin arttığını görünceye kadar bu uygulamaya devam
etti. Neticede bir çok yitik devenin bu uygulamanın getirdiği külfet sebebiyle
telef olduğu görüldü. Bu nedenle söz konusu uygulama Hz. Osman devrinde
yürürlükten kaldırıldı.
Nitekim İmam Mâlik'in
rivayet ettiği şu hadis-i şerif de bu gerçeği ifade etmektedir: "Ömer b.
Hattâb devrinde yitik develer yavrularlardı da yine onlara kimse dokunmazdı,
Osman b. Affân zamanında Hz. Osman (bu durumu ortadan kaldırmak için) bu
develerin (alınıp) ilân edilmelerini sonra (sahibi gelmediği takdirde)
satılmalarını (bir gün) sahibi gelecek olursa, parasının ona verilmesini
emretti."[Muvatta, akdiyye 51.]
"Fıkıh ulemâsının
büyük çoğunluğuna göre ise, bir kimsenin bulduğu yitik deveyi ilân etmeden
elinde telef oluncaya kadar bekletmesinin malî cezası devenin sadece kıymetini
ödemektir. Kıymetinin iki mislini ödemek söz konusu değildir. Bu görüşte olan
ulemâya göre mevzumuzu teşkil eden hadiste ilan edilmeden telef oluncaya kadar
elde tutulan deveden dolayı ödenmesi gerek paranın devenin değerinin iki misli
olarak belirlenmesinden maksat, halkı bu hususta titiz davranmaya teşvik ve
onların bu konuda gösterecekleri İhmâli önlemektir. Gerçekten onun değerinin
iki mislini ödemelerini istemek değildir. Yahutta bu, İslâm'ın ilk yıllarında
geçerli olup da sonradan terk edilen bir uygulamadır.
Bilindiği gibi bu
hadis-i şerif 1710 numaralı hadisin bir parçasıdır. Biz fıkıh ulemasının bu konudaki
görüşlerini sözü geçen hadisin şerhinde açıkladık.